Peyami Safa’nın “Fatih-Harbiye” Adlı Romanında Simgesel Değerler, Cumhuriyet dönemi edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Peyami Safa, o dönemde büyük bir sorun olan doğu-batı çatışmasını ve yanlış batılılaşmayı Fatih-Harbiye adlı romanında işlemiştir. Fatih-Harbiye, o dönemde doğu ve batı arasında sıkışmış değerleri ele alan ve bu değerlerden seçim yapmak zorunda kalan ana karakter Neriman’ın 9 günlük psikolojik sürecini, içsel çatışmalarını ve bunalımlarını anlatır.
Romandaki Faiz Bey’in tek kızı olan Neriman, Fatih semtinin kültürüyle yetiştirilmiş ve aynı zamanda Darülelhan’ın Alaturka bölümünde ut çalmaktadır. 7 yıllık nişanlısı olan Şinasi’nin Nerimandaki değişimleri fark etmesiyle hikaye başlar.
Neriman daha öncelerden sade ve sıradanken daha sonrasında rugan ayakkabılar ve mantolar giymeye, udunu okula getirmemeye, sürekli bir telaş içinde aceleyle davranmaya hatta Şinasi’den kaçmaya başlar. Nerimandaki bu değişiklikleri farkeden Şinasi onu gözlemlemeye başlar ve eski Neriman ile yeni Neriman’ı düşünüp kendi içinde mukayeseler yapar.
FATİH-HARBİYE’DE SİMGESELLİK
Peyami Safa romanda geçen bu süreci, okuyucuya yansıtmak istediği görüş ve düşünceleri bazen bir nesne ile sembolize ederken bazen olay örgüsüne dahil ettiği bir karakter aracılığıyla anlatmıştır. Fatih-Harbiye adlı romanda simgesellik dönemin doğu-batı çatışmasını yansıtmak için temel element olarak kullanmıştır.
Müzik simgesi o dönemdeki fikir ayrılıklarını yansıtmak için Safa’nın romanında ele aldığı en temel ögelerden bir tanesidir. Safa birçok farklı görüşü müzikal elementler aracılığıyla işlemiştir. Neriman’ın ut, Şinasi’nin kemençe çalması şark kültürünü temsil ederken Neriman’ın Darülelhan’da tanıştığı Macit karakterinin keman çalması garp kültürünü temsil etmektedir.
Başkarakter Neriman’nın babası da doğduğundan beri aşina olduğu şark kültürünü temsilen ney çalmaktadır. Ayrıca Neriman ve Şinasi Darülelhan’ın alaturka kısmında eğitim alırken Macit alafranga kısmında eğitim almaktadır fakat Neriman ısrarla Darülelhan’ın Alafranga kısmına geçmek istemektedir bu da onun batıya duyduğu ilgiyi ve özenmişliği anlatmaktadır.
Safa’nın doğu ve batıyı temsilen kullandığı simgelerden bir diğeri de mekan unsurudur. Romanda sıkça karşımıza çıkan Fatih semti eskinin, şarkın temsiliyken bu mekanın tam zıttı olan Harbiye, Beyoğlu civarları yeniyi, garbı temsil eder. Bunun yanı sıra Faiz Bey’in evi, doğu kültürünün izlerinin hakim olduğu, Fatih semti ile örtüşen ve kitabın sonunda da Neriman’ın geri dönecek olduğu yuvadır.
Burada Safa’nın okuyucuya geçirmek istediği düşünce Neriman’ın yuvasına dönmüş olması değil, büyüdüğü ve ait olduğu doğu kültürüne, geleneğe yani eskiye dönmüş olmasıdır. Bir diğer mekan ise, Macit karakterinden alışık olduğumuz, batı kültürünü ve yaşayışını temsilen Maksim Gazinosu’dur.
Romanda Safa’nın göz önünde bulundurduğu simgelerden bir diğerleri ise nesne ve karakterlerdir. Romanın başından sonuna kadar var olan ve romana da adını veren Fatih-Harbiye tramvayı en temel simgelerden biridir. Bu tramvay Nerimanın doğu ve batı arasında izlediği yolu, yaşadığı karmaşık psikolojiyi ve bunalımlarını temsil eder. Tramvay Neriman’ın eskiden kopup yeniye ulaşma çabasını anlatır nitelikte bir ögedir.
Bunun yanı sıra kokteyl bardağı, rugan ayakkabılar, manto, ud ve torbası, kemençe, keman, ney, balo elbisesi vb. nesnelerden her biri bir düşünceyi, metoforu temellendirir. Bir diğer simgelendirme de karakterler üzerinden yapılmıştır. Neriman, Şinasi ve Faiz Bey’in şarkı, Macit ve Neriman’ın kuzenleri de net bir şekilde garbı sembolize eder.
Bu karakterlerden bağımsız olarak konumlandırılan ve aslında Safa’nın sentez görüşünü temsil eden Ferit karakteri doğu kültürüne de batı kültürüne de eşit mesafededir. Ferit aslında romanda Peyami Safa konumundadır ve okuyucuya da direkt olarak onun ideolojisini iletmektedir.
Peyami Safa’nın, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında kaleme aldığı Fatih-Harbiye adlı romanında kurguladığı ve kısa bir zaman diliminde geçen olaylarda, aynı dönemin içinde bulunduğu durumu, doğu ve batı karmaşıklığını okuyucuya yansıtmak için simgesellik üzerine kurulmuş bir yapıttır. Eser, Neriman’ın içinde bulunduğu durumu, değerleri, gelenekleri sembol diliyle temel almaktadır.
Yazar kişileri, nesneleri, mekanları ve doğrudan o dönemdeki sorunu ele alan müziği sembolize ederek yaşanan fikir ayrılıklarını anlatmaya çalışmıştır. Bu haliyle roman, döneme tutulan bir ayna görevi görmektedir. Böylece yazar, belirli nesneler ve canlılar üzerine tekrar anlam yükleyerek var olan anlam dışında kavramsal bir ifade yakalar.